Felçli Komşumun Karısını Sikiyorum!
Yine böyle bir akşam marul ve ekmek ısmarlamıştı. Akşam 8 gibi eve gelip siparişini götürdüğümde Zübeyde hanım kapıyı açtı, ama bir değişiklik vardı, ilk defa başı kapalı değildi. “Kusura bakma Osman bey, ev hali…” deyip geçiştirdi. Pazar günü ise kapım çalındı. Baktım Zübeyde hanım, “Osman bey kusura bakma, evde hiç birşey kalmadı, mümkünse senin araba ile bir market yapalımda bari bir haftalık bir şeyler alayım.” dediğinde tereddütsüz kabul ettim. Zaten evde canım sıkılıyordu. Marketten alışverişi yapıp dönerken ilk defa farkettim Zübeyde hanım diz hizası etek giymiş, oturduğunda eteği dizlerinin bir karış üzerindeydi. Koltukta hafif kayarak yerleştiğinde eteği biraz daha açıldı. Gözüm ikide bir Zübeyde hanımın bacaklarına kaymaya başlamıştı. Zira hakikaten güzel bacakları vardı. Zübeyde hanımla laflarken gözümün bacaklarına takıldını görmemesi olanaksızdı, ama hiç istifini bozmadı…
Eve yaklaşırken, “Ya Osman bey, markette imrenip bu kadar alışveriş yapıyorum, ama eve gelince, biliyorsun Süleyman yataktan çıkamıyor, tek başıma sofra hazırlamak okadar zoruma gidiyor ki anlatamam…” dedi. Ben de, “Bilmezmiyim, yalnız olunca aynen benim de zoruma gidiyor!” dedim. O an Zübeyde hanım, “Eh bukadar alış veriş yaptık, bari bu akşam sana bir yemek yapayım, ne dersin?” dedi. “İyi olur valla!” diyerek hemen kabul ettim. “Ohalde akşam saat 8 gibi bize in, şöyle zevkle bir yemek yeriz!” dedi. “Tamam!” dedim alışveriş torbalarını evine kadar çıkardım. Akşam 8 gibi alt kata indim. Kapıyı tıklayınca Zübeyde hanım kapıyı açtı. Yine başı açıktı, yine aynı etek vardı, ama üzerindeki kısa kollu beyaz gömleğin iki düğmesi açıktı ve ilk defa yüzünde hafif bir makyaj vardı. Üstelik balık etli vücuduna giymiş olduğu beyaz gömlek bayağı dar geldiğinden, siyah südyeni olduğu gibi farkediliyor ve göğüs çatalı ortadaydı, bir anda tahrik olmuştum.
Beni içeri buyur etti. Hoşgeldin hoşbulduk muhabbetinden sonra Süleyman abiyi sordum, nasıl diye. “Amaan nasıl olsun, herzamanki gibi işte, yatıyor. Yarım saat önce çorbasını içirdim, uyuyor şimdi. Neyse, ben yemeği getireyim…” dedi. Mutfağa giderken arkasından alıcı gözle baktığımda, kalçasının muhteşemliği beni deli etmişti, sikim kazık gibi oldu. Mutfaktan bana seslendi, “Osman bey, şu üst raftaki tepsiyi indirirmisin?” diye. Onların mutfak ta benimki gibi dar ve uzundu. Mutfağa girdiğimde Zübeyde hanımın arkasından geçerken bilerek kalçasına sürtündüm, hafifçe gülümsedi. Tepsiyi indirip tekrar geçerken, “Şu bardakları da verirmisin?” dedi. Aslında bardaklar tam önündeki rafta ve kendisinin alacağı yükseklikteydi. Bu sefer tam arkasına geçip, omzunun hizasından kolumu rafa uzatıp, sikimi de Zübeyde hanımın kalçasına adamakıllı yaslamıştım. Kazık gibi sertleşmiş olan sikim Zübeydenin kalçasının yarığına oturmuştu. Zübeyde de kalçasını arkaya yaslayınca, artık dayanamadım ve bardakları bırakıp iki elimle belinden tutup Zübeydeyi iyice kendime çekerek, ensesine dudaklarımı yapıştırdım. O an Zübeyde birden döndü ve dudaklarımı öpmeye başladı…
Ellerimiz vücutlarımızın her yerini hoyratça okşarken, dudaklarımız ve dillerimiz şehvetin fırtınasında birbirine girmişti. Ok yaydan çıkmış, bedenlerimiz birbirine yapışmıştı. Kendimizi yan odada bulduk. Elbiselerimizi yırtarcasına çıkardığımızda, çırılçıplak vücutlarımız kenetlenmiş gibiydi. Yatağın üzerinde sikim Zübeydenin göbeğine dayanmış, dudaklarım dolgun göğüslerini emiyordu. Zübeyde ise elini sikime atmış sıvazlıyordu. Ben birden ters dönüp, Zübeydenin tertemiz amını emmeye başlamıştım. Dilimi şeftalisinden içeri kaydırdığımda, Zübeydeden inlemeyle karışık bir “Ohhhh!” sesi yükseldi. Başımı eliyle amına bastırıyordu. O anda benimki de Zübeydenin ağzına kaymış ve sikimin kafasını emmeye başlamıştı. Çok geçmeden bir anda kasıldı ve amının suları akmaya başladı. Amı vıcık vıcık olmuştu. Ama ben de patlamak üzereydim. Zübeyde anlamış olmalı ki, sikimi tam ağzından çıkardığında suratına ve göğüslerine fışkırmaya başladım. Her tarafı döl içinde kalmıştı. Dönüp çarşafla Zübeydeyi silerken, “Ohhhh Osman, sevişmeyi nekadar özlemişim anlatamam!” dedi.
15-20 dakika kadar yanyana çıplak yattıktan sonra, yeniden sikimi sıvazlamaya başlamıştı. Ben de onun göğüslerini emmeye başladım. Bir elimle de amını okşuyor, arada parmaklarımı amının deliğine sokup çıkarıyordum. Zübeyde doğrulup benimkini ağzına alıp emmeye başladığında, sikim de yeniden sertleşiyordu. Ben Zübeydenin amını parmakladıkça Zübeyde de sikimi daha bir iştahla emiyordu. Sikim tekrar kazık gibi olduğunda hemen doğruldum, bacaklarını açıp omzuma aldım. Kayganlaşmış amının dudakları arasına sikimi sürterken aniden yüklendim. Biraz zorlanarak da olsa sikim Zübeydenin amına tamamen girdiğinde derin bir “Ohhhhh!” çekti. Birkaç saniye içinde hareketsiz beklettikten sonra, Zübeyde kasıklarını oynatmaya kıvırmaya başladığında, ben de hızla gidip gelmeye başladım. Her soktuğumda Zübeyde kısa kısa Ohlarla inliyordu. 5 dakika sonra Zübeyde bacaklarıyla boynumu sıkarak, “Boşalllll, içime boşalllll, birlikte boşalalım! Hadiii!” diye inleyince, ben de son bir kere daha hırsla kökleyerek fışkırmaya başladım. Birbirimize kenetlenmiş bir halde, ikimiz de aynı anda ve sarsıla sarsıla boşaldık.
O günden sonra Zübeydeyle hemen her fırsatta sikişiyoruz. Ama büyük kızı durumu anlamış, birgün dükkanıma geldi, annesiyle olan ilişkimizi bildiğini ve aileden başka kimse bilmediği sürece bu duruma sevindiğini söyledi!
Hoşçakalın arkadaşlar
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.