Yengemi Götürdüm
Yengemi Götürdüm
Merhaba, adım Osman. 30
yaşındayım. Konya’nın (adını vermek
istemediğim) merkeze yakın bir köyünde yaşıyorum. Gelenek
ve göreneklerine çok bağlı, muhafazakâr bir ailem var.
Kadınlarımızın tümü kapalı, başörtülü ve türbanlıdır.
Bir yıl önce amcamın oğlu ölünce, onun dul kalan karısı
ile evlenmem için ailem bana baskı yapmaya başladı. Bizim
geleneklerde bir kadın genç yaşta dul kalırsa, hele de çocuklu
bir kadınsa, aile içinden bir erkekle evlendirilir. Kadının
gözünün dışarda olmaması, kadına başka erkeklerin
musallat olmaması içindir bu. Aileyi ve çocukları korumak içindir bir
de. Ailemin bu kararına, ben sürekli olmaz desem de, sonunda babam
evlenmezsem beni evlatlıktan ve mirasından
reddedeceğini söyledi. Ben de mecburen kabul ettim. Oysa sevdiğim
başka bir kız vardı ve bu yaşananlar sonucu beni terk etti.
Amcaoğlunun ani gelişen hastalığı onu bizden
ayırdı. Amcaoğlu ölmeden önce babama ve amcama, “Karıma,
çocuklarıma sahip çıkın!” diye istekte bulunmuştu. Amcaoğlunun
son isteği buydu. Babam ve amcam onun bu son isteğini kesin olarak
yerine getirmek istiyordu. Yengemle aramızda önce imam nikâhı
kıyılacaktı. Yengem iki kız çocuk annesi bir kadın. 39
yaşında, kara kalın kaşlı, hafif kilolu, orta
boyludur. Pek güzel değildir. İki kızı var, 20 ve 16
yaşlarında. Yengemle (ki ben ona hep ‘Yenge!’ derdim)
amcaoğlunun evliliği boyunca ilişkimiz son derece resmiydi. Ama
bazen ona dikkatle baktığım da olurdu. Giydiği eteklerin,
bluzların altında belli olan kalçaları, götü ve memeleri beni
azdırırdı. Bizden birkaç sokak ötede küçük bir gecekonduda
oturuyorlardı. Ama bizim eve sık sık gelip giderdi.
Yengemle evleneceğim kesinleştikten sonra, bazı akşamlar
aldığım birkaç öteberiyi bırakmak için
kapısını çalıyordum. Yine böyle bir akşam
kapısını çalıp, aldığım birkaç parça yiyeceği
bırakmak istedim. Kapıyı yengem açtı. Elimdekileri
mutfağa bırakmak için içeri geçtim. Bana, “Sana da böyle zahmet
oluyor, sürekli bir şeyler getiriyorsun!” dedi. “Ne zahmeti!” dedim. Bana,
çay yaptığını, beraber içmemizi teklif etti. “Olur!” dedim.
Kızları evde yoktu. Banyoya geçip elimi yıkamak istedim.
Ellerimi yıkarken kenarda duran kirli sepetinin kapağının
altından bir şeyin sarktığını gördüm. Merak
ettim. Kapağı kaldırınca kirli çamaşırların
üzerinde, yengemin krem renkli sutyenini gördüm. Koca memeleri için bunu
giyiyordu demek ki. Sutyeni burnuma götürüp kokladım. Memelerinin ucu
sutyende iz yapmıştı ve belli oluyordu. Sutyenin altında
kırmızı renkli, kenarları dantelli bir külot vardı.
Bunu da elime aldım. Kokladım. Ter, sabun, sidik ve am kokuları
birbirine karışmıştı. Külotun üzerinde birkaç kıl
vardı. Bunlar yengemin amının kıllarıydı sanırım.
Bu minik külot yengemin koca götünün anca yarısını
kapatırdı. Benim kapalı, türbanlı yengemin böyle dantelli, işlemeli
külotlar, sutyenler giydiğini bilmiyordum. Yarağımı
çıkardım ve külotunu sikime sürtmeye başladım. Sutyeni de
ağzıma götürmüş, meme ucunun izini yalıyor, öpüyordum.
İnanılmaz zevk alıyordum o sırada. Kısa bir süre sonra
boşalacağımı anladım ve kendime engel olmaya çalıştım,
ama nafile. Büyük bir hışımla yengemin külotuna
boşalmıştım. Artık yapacak bir şey yoktu.
Yarağımdaki tüm dölleri külotuyla sildim. Şimdi bu minik
kırmızı külot benim yapış yapış döllerimle
kaplanmıştı. Açıkçası ne yapacağımı
bilemedim, ama yapacak da bir şey yoktu. Sonuçta yengem benim karım
olacaktı ve beni anlayacağını sanıyordum. Hem belki
çamaşırları makineye atacağı için fark
etmeyeceğini düşündüm. Külot ve sutyeni tekrar sepete attım.
Odaya geçtim. Yengem mutfaktan demliklerle beraber geldi. Sehpanın
üzerinde bardaklar ve bir tabak bisküvi vardı. Demlikleri yere koydu.
Bardakları sıcak suyla çalkalayıp çayları doldururken tam
önümde eğilmişti. Arkasında belli olan koca götünden gözlerimi
alamıyordum. İçeriye girdiğim vakit üzerindeki uzun kollu ince
kazağını çıkarmıştı. Gömleğinin üst
düğmelerini kapatmamıştı ve başındaki
türbanı ile gömleği arasından pamuk gibi beyaz koynu
görünüyordu. Eğildiği zaman memelerinin çatalı belli oluyordu.
Üzerinde uzun ve bol bir eteği vardı, gömlek üzerine dar geliyordu.
Memeleri dar gömleğin altından dışarı
fırlayacakmış gibiydi. Çayları doldurduktan sonra havadan
sudan konuşmaya başladık. Birbirimize henüz isimlerimizle hitap
etmiyor sadece ‘Sen’ diyorduk. Yengem bana karşı çekingen ve
saygılı davranıyordu.
Bu olaydan kısa süre sonra bir akşam evde aile içinde küçük bir tören
yaptık. Nikâhımız kıyıldı. Daha sonra
kadınlar ve erkekler ayrı ayrı oturduk. Kadınlar alt kata yengemin
dairesine indiler. Daha önce orada kiracımız vardı, ama ben yengemle
evleneceğim için kıracıyı çıkardık. Evde tadilat
yapıp, yeni eşyalar aldık. Bundan sonra alt katta yengemle
beraber oturacaktık. Gecekondudan çıkarmıştık onu.
İlerleyen saatlerde misafirler gidince, babam, “Hadi oğlum,
aşağı in, bekletme karını!” dedi. Sonra da adet yerini
bulsun diye sırtıma bir yumruk indirdi. Annem ve yengemin kızları
da o sırada yukarı gelmişlerdi. Annem de babam gibi, “Hadi
oğlum, bekletme karını!” dedi, sonra da kulağıma,
“İyi dölle şu karıyı da, ailemize bir erkek torun versin!”
dedi. Bunu duyunca istemeden sikimin sertleştiğini hissettim. Evet,
birazdan yengemi sikip dölleyecektim. O esnada yengemin büyük kızı Özge
bana bakıyordu sürekli. Birazdan annesini sikecektim. Özge’nin
dudaklarını ısırdığını gördüm. İtiraf
etmeliyim ki, annesinin yerine onu sikmek isterdim. Özge dolgun hatlı,
orta boylu, güzel bir kızdı. Giydiği mavi elbisesinin
altında büyük ve dik memeleri belli oluyordu.
Aşağı indim, yengem oturma odasında oturuyordu. Mor
elbisesi vücudunu sarmıştı ve hatlarını belli
ediyordu. Başında da yine mor renkli parlak türbanı vardı.
Beni görünce biraz heyecanlandı. Yanına oturdum. Eline geçen
akşam kına yakmışlardı. Bana değil yere
bakıyordu. Ona, “Sen bana amcaoğlunun emanetisin! Bunu nasıl
kabul ettiğimi ben de bilmiyorum!” deyince, bana bakmadan, “Töremiz
böyle!” dedi. O her şeyi baştan kabul etmişti. Ben sessiz
kaldım. Ardından elini tuttum, ayağa kalktım ve onu da
kaldırıp içeriye, yatak odasına götürdüm.
Çok heyecanlandı, ellerinin titrediğini hissediyordum. Odaya girince
kapıyı kapadım. Bana, “Ben hazırlanayım, istersen sen
dışarı çık!” dedi. Onu kırmak istemedim.
Dışarı çıktım. Beş dakika kadar sonra
kapıyı tıklatıp, “İçeri geleyim mi?” diye sordum.
“Evet!” dediğini duyunca yavaşça kapıyı açıp içeri
girdim. Işığı söndürmüştü ve içerisi
karanlıktı. Kalın kadife perdeler nedeniyle sokak
lambasının ışığı içeriye vurmuyordu. Bunun
üzerine kapıyı açıp içerdeki banyonun lambasını
yaktım. Şimdi içeriye loş bir ışık vuruyordu.
Üzerimdekileri tek tek çıkardım ve tamamen çıplak kaldım.
Yorganı kaldırıp yatağa girdim.
Kolum yengemin vücuduna değince irkildi. Üzerine gecelik
giymişti. Yavaşça yan döndüm ve onu yanaklarından öpmeye
başladım. Ellerimi de vücudunda gezdiriyordum. Elimi geceliğinin
içinden sokup kalçalarını avuçladım. Etli kalçalarına
dokunan elim onu biraz ürpertti sanırım. Kalçaları pürüzsüzdü.
Bakımlı bir kadın olduğu belliydi. Geceliğinin içine
külot giymemişti. Elimle götünü okşamaya başladım. Göt
yanaklarını sıkıyor, yoğuruyordum. Elimi amına
atınca, “Iıhh!” diye bir ses çıkardı. Amını
okşamaya başladım. Amı tertemiz ve kılsızdı.
Ona, “Ağda mı yaptın?” diye sorunca, “Bu sabah temizledim!” dedi.
Am dudakları etli ve büyüktü. Onları parmak uçlarımla
sıkıyordum. Amının içine orta parmağımı
sokup çıkarmaya başladım. Yengem hiç tepki vermiyordu. Ama
amının sulandığını anladım. Amının
içindeki parmağım ve elim su içinde kalmıştı.
Diğer elimi de geceliğinin yakasından içeri soktum ve sutyensiz
memelerini avuçlayıp sıkmaya başladım. Geceliğinin
yakasını aşağı sıyırarak memelerini
çıkardım. Memeleri büyük ve dolgundu, ama çocuk doğurduğundan,
bir de yaşından dolayı sarkmışlardı. Meme
uçlarını sıkıyor, dudaklarımla emiyordum. Ben küçük
küçük ısırıklar atarken, yengemin hafif hafif inlediğini
duyuyordum. Artık dayanacak halim kalmamıştı,
“Bacaklarını aç!” dedim sessizce. Yengem belini havaya
kaldırıp geceliğini yukarı sıyırdı. Ben de
doğrulup açık bacaklarının arasında yerimi aldım.
Yorganı üzerimden atınca, altımda geceliği beline kadar
sıyrılmış ve bacakları iki yana açık yengemi gördüm.
Yarağıma bakıyordu o esnada. Yarağım kazık gibi
olmuş ve havaya doğru tüm haşmetiyle kalkmıştı.
Dizlerimin üzerinde eğildim. Derken yarağımın kafası
yavaş yavaş amından içeri doğru girmeye
başlamıştı. Bu sırada yengemden,“Iığğh!”
diye hafif bir inleme geldi. Yarağım amına girdikten sonra, önce
yavaş yavaş içinde gidip gelmeye başladım. Ayaklarımla
yataktan destek almış, onu misyoner pozisyonunda sikiyordum. Yengemden
hiç ses çıkmıyor, kollarını iki yanına
uzatmış öylece yatıyordu altımda. Yüzünü,
yanaklarını, dudaklarını öpüyordum. Saçlarından hafif
bir parfüm kokusu geliyordu. Memelerini emiyor, uçlarını hafif hafif
ısırıyordum.
Daha sonra hızlanmaya ve daha çok sokmaya başladım. Yengemin
üzerinde gidip gelip, zevkten iniltiler çıkarırken, o sadece
altımda yatıyordu. Karyola gıcırdamaya
başlamıştı. Karyolayı nikâhtan önce beğenip
almıştım. Pirinçten yapılma güzel bir karyolaydı. Amı
amcaoğlu tarafından yıllardır sikildiği için ve çocuk
doğurduğundan genişlemişti. İçine girip çıkarken
zorlanmıyordum. Amının içi kaygan ve sıcaktı.
Yengemin sessiz kalması beni daha da azdırmış ve
sinirlendirmişti. Acaba yarağım ona küçük mü gelmişti? Zevk
almıyor muydu? Kafamda bu türlü sorular varken daha da
hızlanmıştım ve şimdi karyola gacır gucur sesler
çıkarıyordu. Amından çıktım. Onu belinden tutup biraz
daha geriye kaydırdım. Bacaklarını kaldırıp
havaya dikince amı belirdi. Elimle yarağımı amına
hizaladım ve yavaş yavaş tekrar içine girdim. İki yana
açtığım bacaklarını omzuma koydum ve bu şekilde
daha şiddetle sikmeye başladım. Yarak darbelerimle vücudu
altımda sallanıyordu. Yengemden yavaş yavaş “Aah, aah!”
diye sesler gelmeye başlamıştı. Yatağın
çıkardığı sesler daha şiddetliydi bu sefer.
Yukarıda annemle babamın yatak odası vardı. Onların
yataktan çıkan sesleri duyuyor olabileceklerini düşündüm.
Bu kez bacaklarını tekrar ayırdım ve “Bacaklarını
iyice ayır, tut onları!” dedim. Yengem dediğimi yaparak
bacaklarını iki yana iyice açtı ve alttan kalçalarını
tuttu. Yatak başından tutarak güç aldım ve var gücümle öne
doğru bastırınca, yarağımın taşaklarıma
kadar amına girdiğini sezdim. Yengemden çığlık atar
gibi, “Ahh!” sesleri gelmeye başlamıştı. Yatak
başından aldığım güçle hayvan gibi sikiyordum onu.
Memeleri sağa sola, ileri geri sallanıp duruyordu.
İnanılmaz zevk alıyordum. Her seferinde daha büyük bir güçle amına
soktukça, “Nasıl? Böyle iyi mi? Ha? Söyle bana, kocan hiç sikti mi seni
böyle? Hadi söyle!” deyip duruyordum. Yengemden ise sadece şiddetli,
“Ahh!” sesleri geliyordu.
Odanın içi, yatağın gıcırdaması, yengemin, ‘Aah
aah’ sesleri, taşaklarımın kasıklarına çarptıkça
çıkan ‘Şlap şlap’ sesleri ile dolmuştu. Boşalmaya
niyetim yoktu. Onu hayvan gibi sikerken altımda iki büklüm olmuştu.
Amından çıktım ve birşey demesine fırsat vermeden yüz
üstü çevirdim. Dizlerinin üzerinde doğrulmasını istedim.
Elleriyle yatak başından tutarak destek aldı ve dizlerinin
üzerinde domaldı. Arkasında yerimi aldım.
Göt yanaklarını iki yana iyice açınca oldukça kıllı ve
bir çukur gibi duran göt deliği belirdi. Başparmağımla
deliğine bastırdım. Parmağım vıcık
vıcık ter içinde kaldı. Sert kılları
hissetmiştim. Başını ve belini iyice eğmesini
söyledim. Bacaklarını ayırdım. Yarağımı
tekrar amına soktum. Belinden sıkıca tuttum ve gittikçe
hızlanmaya başladım. Yengem yine, “Ahh, ahh!” sesleri
çıkarmaya başlamış, yatak da az önceki gibi sallanmaya ve
gıcırdamaya başlamıştı. Kalçalarına çarpan
kasıklarımdan çıkan sesler odanın içinde yankılanıyordu.
Yengem yatak başından sıkıca tutmuş acı içinde
inlerken, ben boşalacağımı anladım. Daha
hızlı ve daha sert sikmeye başladım. Yengem
aldığı yarak darbeleriyle, “Imm, ahh, ohhh, ığhh!”
diye inlerken elimi saçına attım ve uzun saçlarını elime
doladım. Bir elimle belini tutmuş, diğeriyle saçına
sıkıca asılmıştım şimdi. Boşalmama
birkaç saniye kalmışken daha hızlı ve daha sert pompalamaya
başladım. Ve sonunda zevk dalgası tüm vücudumu sardı.
Elektrik çarpmış gibi oldum. Tüm döllerimi amına
akıttım. İnanılmaz bir zevk almıştım. Daha
önce hep para karşılığı kadınlarla beraber
olmuştum. Kısa süre içinde kadını sikip
boşalıyordum. Ama şimdi benim bir karım vardı ve onu
nasıl istersem sikebiliyordum. Bir süre daha amına sokup çıkarmaya
devam ettim. Yatağın gıcırdamaları azaldı. Derken
yavaş yavaş amından çıktım. Odadan çıkıp
banyoya geçtim…
Yarağımın üzerinin döllerim ve yengemin amının sıvıları ile
kaplandığını gördüm. Tuvalet kâğıdı ile
yarağımı iyice sildim. İçeri geçtim ve
ışığı yaktım. Yengem yatağın
kenarında oturuyordu. Dağılmış bir haldeydi. Ter
içinde kalmış, saçları dağılmıştı.
Geceliğinin açık yakasından memelerinin üst kısmı,
altında toplanmış geceliğinin kenarından beyaz
kalçaları görünüyordu. Hiçbir şey demeden yere bakıyordu.
Yanına gittim. Yarağımın kalkıklığı
henüz geçmemiş, ona doğru uzanıyordu. Yengem o esnada
yarağımı görünce elini ağzına götürdü. Ona, “Bak
sevgilim, az önce bu yarağı yedin!” dedim. Yarağım
damarlarının içine dolan kanla kıpkırmızı bir
haldeydi. Elini tutup yarağıma değdirdim. Çekmek istedi ama
engel oldum, “Tut onu, korkma!” dedim. Elimi çekince yengem küçük elleriyle
yarağımı okşamaya başladı. Ona, “Zevk aldın
mı bebeğim?” diye sorunca sessiz kaldı. Tekrar sorunca
kızarmış bir yüzle bana bakıp, başını ‘Evet’
anlamında salladı. O anda dünyalar benim olmuştu.
Bir süre bu şekilde okşayınca yarağım yine
sertleşmeye ve kalkmaya başlamıştı. Onu elinden tutup
kaldırdım ve içeriye salona götürdüm. Yatak odası ve banyonun
ışığı salona vuruyordu. Ortadaki masaya
domalttım. Elleriyle masanın kenarlarından sıkıca
tutuyordu. Bacaklarını açmasını söyledim. Ardından
götünün yanaklarını iyice ayırınca alttan beliren
amına yavaş yavaş girdim. Gittikçe hızlanmaya ve daha sert
abanmaya başladım. Masa az önce yatağın
çıkardığına benzer sesler çıkarmaya başladı.
Masanın üzeri henüz toplanmamıştı. Üzerinde
kadınlardan arta kalan bardaklar, tabaklar, çatal ve kaşıklar
vardı. Masanın ayaklarından gelen gıcırdama sesleriyle
birlikte tabak çatalların birbirine değerken çıkardığı
sesler de geliyordu şimdi.
Göt yanakları kasık
darbelerimle birlikte şiddetle yaylanıyor, terli
vücutlarımızdan gelen ‘Şlap şlap’ sesleri odayı
dolduruyordu. Masanın karşısındaki duvarda büyük bir ayna
vardı ve kendimizi görebiliyorduk. Yüzünden zevk aldığı
belli oluyordu. Gözlerini kapatmış bir halde kısık sesle
inliyor, hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Büyük
memeleri deli gibi sallanıyordu sürekli. Aynadaki görüntü beni daha da
azdırmıştı ve hızlandıkça hızlandım.
Abandıkça abandım. Masanın üstündeki tabak çanaklar birbirine
vuruyor, titrerken sesler çıkarıyordu. Derken kenarda duran bir
tabakla içindeki bardağın çıplak parke zemine düşüp
kırılma sesi geldi. Ama ben aynı şekilde onu sikmeye devam
ediyordum. Yengem bir ara paniğe kapılır gibi oldu. Ama daha
sonra az önceki gibi yüksek sesle, “Ahh, ahh!” diye sesler çıkarmaya
başlamış, kendini yarağıma doğru gerisin geri
iter olmuştu. Götünü sağa sola oynatarak yarağıma
bastırıyordu. Yarağım taşaklarıma kadar amındaydı
yine. Aldığım zevki tarif edemiyorum. Birkaç dakika bu
şekilde devam ettik. Boşalacağımı anlayınca
aniden amından çıktım. Hemen boşalmak istemiyordum çünkü.
Yengem aniden amından çıktığım için
şaşırmış gibiydi. Onu köşedeki tekli koltuğa
oturttum ve götünü iyice havaya dikecek şekilde bacaklarını iki
yana açmasını söyledim. Koltuğun üzerinde iki büklüm oldu,
dediğim gibi yapınca götü havaya dikildi ve amı iyice belli oldu
ve ortaya çıktı. Şimdi banyonun ışığı
tam üzerimize geliyordu. Yengemin etli am dudaklarının
arasındaki sulu deliğine yarağımı tek hamlede soktum.
Amının içi sıcacıktı ve iyice
ıslandığı için girip çıkarken zorlanmıyordum.
Ayaklarımı geriye attım ve koltuğun kenarlarından
tutarak şınav çeker gibi yengemin amına girip çıkmaya
başladım. Bu pozisyonda ağır ağır hareket ediyor,
yarağımı amının en derinlerine kadar sokuyor ve
çıkarıyordum. Üzerinde eğilip kalkıyor, eğildiğim
zaman yarağım amının derinliklerine girerken,
dudaklarını öpüyor, emiyordum. Yengem, “Imm, ığhh!” diyerek
inliyor, gözleri kapalı halde dudaklarını emiyordu. Yavaş
yavaş hızlanmaya başladım. Koltuk, yengemin
ağırlığı ve benim abanmalarım nedeniyle yerinde
oynamaya başlamıştı. Parke zeminin üzerinde takır
tukur sallandıkça evin içinde yankılanıyordu sesler.
Kısa bir süre için amından çıktım ve dizlerimi iyice
bükerek yarağımı tekrar amına soktum. Bu şekilde daha
güçlü bir şekilde sikmeye başladım. Yengem koltuğun
üzerinde iki büklüm, bacaklarını havaya dikmiş haldeydi.
Koltuğun kenarlarından sıkıca tutan kollarıma tutundu
ve bacaklarını omzuma koydu. Yorulduğu belliydi. Ben daha
hızlı ve daha güçlü şekilde sikerken sürekli, “Ahh, ımm, ohh,
ahh!” diye diye söyleniyor, omzuma koyduğu bacakları yaylanıp
sallanıyordu. Bu pozisyonda koltuğun çıkardığı
sesler de çoğalmış, koltuk geriye doğru hareket etmeye
başlamıştı. Koltuğun ayakları zemine
şiddetle çarptıkça çıkan seslere yengemin inlemeleri ve
kasıklarımın kalçalarına çarptıkça çıkan sesler
karışıyordu.
Sonunda tüm gücüm tükenmişti, vücudumu yine elektrik çarpmış gibi oldu ve döllerimi amına akıttım. Bir süre daha amında
gidip geldim. Yarağımı çıkarınca üzerinin ilk
seferdeki gibi döllerim ve yengemin amının sıvıları
ile kaplandığını gördüm. Döllerim amından
kasıklarına ve koltuğa akıyordu. Onu tutarak ayağa
kaldırdım. Beli tutulmuş gibiydi ve, “Aay, ahh!” diyerek belini
tutuyordu. Onu koltuğa oturttum. Daha sonra banyoya girdim ve duşu
açtım. Sıcak suyun gelmesini beklerden içeri geçip yengemi elinden
tutarak kaldırdım, “Hadi birtanem, gel yıkanalım!” dedim.
Birlikte banyoya girdik. Sıcak su bizi kendimize getirmişti. Karı
koca birbirimizi güzelce yıkadık.
Banyodan sonra kurulandık ve beraber yatağa girdik. Yengem geceliğini,
ben de külotumu giymiştim. Ona, “Zevk aldın mı?” diye sorunca
çok utandı. Üsteleyince, “Evet!” dedi. Sonra o da bana, “Sen aldın
mı?” diye sordu. “Hem de çok!” dedim, onu alnından öptüm. Birbirimize
sarıldık. O sırada yengem, “Birşey soracağım, ama
doğru cevap ver!” dedi. “Ne soracaksın, sor!” dedim. Benden sürekli
gerçeği söylemem için söz vermemi istiyordu. Sonunda, “Tamam, söz, hadi
sor!” dedim. Bana, “O akşam geldiğinde banyoda külotuma
boşalmışsın…” dedi. Bunu söylerken kıkır
kıkır gülüyordu. Ben bunu unutmuştum, “Çok mu utandın?”
diye sordum. “Yoo, niye utanayım ki? Sen benim kocamsın sonuçta! Beni
çok mu istemiştin o akşam?” dedi. “Evet, niye sordun şimdi bunu?”
dedim. Yüzünde gülümseme vardı, “Biliyormusun, ben de seni çok istemiştim!” dedi.
Birbirimize sarıldık ve uyuduk…
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.